Ahmet Ali CANBAZ


Seçimin kirli yüzünü sevmiyorum.

Rabb'im medeni, vicdanlı, milli, ülkemize, insanımıza, çevremize Türk ve İslam alemine ve dünyaya hayırlar getirecek, siyasileri bizlere nasip etsin.. Kazanan demokrasi ve ülkemiz, insanımızın mutluluğu olsun...


Seçimin kirli yüzünü sevmiyorum.


 

Siyasetin ve siyasetçilerin zıvana'dan çıktığı, savundukları bütün ilkeleri rafa kaldırıp her türlü siyasi kirli polemiklerin yaşanmasından nefret ediyorum


 

A partisinin B partisine; B partisinin A partisine; icraat, yapılacak işler ve bu işlerin üstesinden nasıl gelineçeğine dair, akılcı, hesaplı, planlı projelerin medenice tartışılması, halka anlatılması gerekirken!


 

"Birbirlerine belden aşağı vuruyor olmaları, birbirlerini suçlama, karalama, hakaret etme, çamur atmaları, marifet sayılıyor, prim yapıyor. Ve bunun adına ne yazık'ki siyaset deniliyor"... 


 

Siyasi çizgisine karşı olduğum, ya da önemsemediğim siyasetçiler bunu yaptıkları zaman pek fazla etkilenmiyorum. Fakat! Önem verdiğim siyasetçilerin bunu yaptıklarını görünce daha çok üzülüyorum...
 


 

Ne acı'ki, bizdeki siyaset bunların hiç birisine müsaade etmiyor. Bizde ya menfaat, ya inat, ya da taraftarlık üzerine siyaset yapılıyor. Bizde siyaset. Yalan, dolan , küfür, hile daha doğrusu günü kurtarmaya ne olursa olsun kazanayım, gerisi hallolur düşüncesinde yapılıyor..


 

Bizde görsel ve yazılı medyada durum aynı. Her cenah benimki doğru, benimki güzel, benimki başarılı diyerek vaziyet alıyorlar.. Oysaki medya, düşünürler ve yorumcular, hükümetin, muhalefetin doğrularını, yanlışlarını tarafsız tahlil etmeleri, siyasileri hak ve hakikat içinde, milli ülke çıkarları doğrultusunda yönlendirmeleri gerekmektedir...


 

Siyaset kurumu, medyanın ve seçmenlerin takındıkları durum bu olunca, siyasetçilerin işi kolaylaşıyor. Onlar da inandırıcı icraatlarından ziyade, cezbedici söz ve nutuklar la yollarına devam ediyorlar.


 

Böyle zamanlarda hep kendime şu soru soruyorum: Hangi siyasetçilere inanalım?  Hesaplı-kitaplı söylenen sözlerin sahibi olan siyasetçiler mi, yoksa seçim kazanma arzusuyla gözü dönmüş, canını dişine takmış çalışan ve bunu yaparken de etrafta kırılmadık pot, çiğnenmedik ilke bırakmayan siyasetçilere mi inanalım? 


 

Oysa siyasette asla değişmez ilkeler vardır. Bunlar asla tartışılmaya bile açılmamalıdır. Dini, milli, ülke çıkarları meselelerinde amasız, fakatsız bütün siyasilerin hemfikir olma mecburiyetleri vardır..


 

Bütün fikir, düşünce ve görüşler, medenice küfre kaymadan dile getirilmeli, asla radikal yapılarla işbirliği yapılmamalıdır.. Aksi halde siyaset içinden çıkılmaz bir hal alır, bir adım ileri gidemeyiz..


Siyasilerin hiç bir ferdin burnu kanamasın, hakkı yenmesin, Hz Ömer hassasiyeti içerisinde kılı kırk yararcasına, kul haklarına riayet edilerek, ülkesinin insanlarının, maddi-manevi refahı için çalışmaları, sözleri, icraatları bu doğrultuda olması, seçmenlerinde buna göre oy kullanmaları gerekmektedir...
 


 

Biz seçmenlere düşünde futbol takımı tutar gibi değil, ülkemiz, milletimiz gelecek nesil'lerimiz için, faydalı olacak siyasileri seçmeli, onları ilkeli siyasete doğru yönlendirmeliyiz..


 

Bu durumda üstad Bediüzzaman'ın; “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” diyerek, siyasetin içine balıklama dalmaması ne kadar yerinde bir tespittir..
 


 

Rabb'im medeni, vicdanlı, milli, ülkemize, insanımıza, çevremize Türk ve İslam alemine ve dünyaya hayırlar getirecek, siyasileri bizlere nasip etsin.. Kazanan demokrasi ve ülkemiz, insanımızın mutluluğu olsun...


 

Ahmet Ali Canbaz 04/05/2023