Ahmet Ali CANBAZ


Maziden esintiler (KÖYÜM KANLICA)

( 1965-1980 ) yıllarında Çankırı Orta Kanlıca köyü (şimdi mahalle) o dönemin yaşam kesitlerinden bahsetmek istedim. Çoğu siyah, beyaz fotolar aldı beni o dönemin çocukluk, gençlik hatıralarına götürdü.


Maziden esintiler (KÖYÜM KANLICA)

( 1965-1980 ) yıllarında Çankırı Orta Kanlıca köyü (şimdi mahalle) o dönemin yaşam kesitlerinden bahsetmek istedim. Çoğu siyah, beyaz fotolar aldı beni o dönemin çocukluk, gençlik hatıralarına götürdü.


 

"O yıllarda insanlar saf, temiz bozulmamış, daha samimi içten hakikatli kişilerdi." 
 


 

Türkiye'mizde İstenmeyen İhtilaller, kuyruklar, faili meçhuller olsa da.! Köyümüzde doğa daha güzel, "insanlar  olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan" riyasız insan topluluklarından oluşuyor, bir kaç istisnalar hariç kardeşçe bir arada yaşam sürdürebiliyorlardı.


 

Evet o zamanlar belki geçim daha zordu, ama dayanışma vardı. İnsanlar bir birine güveniyor, kefilsiz, kefaletsiz, çek'siz, senetsiz bir sözle birbirinin işlerini görebiliyorlardı..


 

Bu günün olduğu gibi kapital piyasa koşulları yoktu. İnsanlar ihtiyaçları doğrultusunda, dağda, bayırda, tarlada öf bile demeden üretiyorlardı. Malları bereketli, aşları tatlı ve insanların yüzünde gülümseme ve paylaşım eksik olmuyordu. 


 

Benim çocukluğumda hemen - hemen her ailenin mini bir bahçesi, bu bahçede soğan, marul, tere hatta mısır bile yetişirdi. Her evde bir kaç tavuk veya süt hayvanı bulunurdu. Şehirlerde yaşayan insanlar iş yerlerinden izin alarak bir iki aylığına köyüne rençberlik,  yani (güz) işlerini bitirmeye gelirlerdi. Veya her aileden bir kişi bu işler için köyde bırakılırdı. Şunu hemen belirteyim ki, toprağı az olanda, çok olanda herkes ekip biçmeye heves eder, harmanın bereketine inanırlardı..


 

Tarlalara ekilen buğday ve arpa, bunlardan elde ettiğimiz hasılat has gıdamız dı. Eğer bir aile reisi harmandan 100-150 kile unluk ve kayıtlık buğday ve arpa kaldırdı mı, artık bir sene rahattı. Açıklamış olalım; (Bizim bir kile'miz 6 okka (8 kilo) buğday demektir.)
 

Diğer ihtiyaçlar teferruat tandı. Yağ ihtiyacını davarından ve ineğinden, keşini yine kendi hayvanlarından, fasulyesini, patatesini, pancarını bahçesinden elde ederlerdi.


 

Bu günkü gibi sosyal medya etkisinde robotlaşan, ruhsuz, metalle'şen selamsız, sabahsız komşusunu tanımayan. Vaktini boşa harcayan, hazıra konmayı, kolay yoldan kazanmayı bekleyen bir yaşam tarzı yoktu.. 


 

Şimdi içtiğimiz, yediğimiz, soluduğumuz her şey kanserojen. Bu gün benim köyümde bile bir, iki aile haricinde tavuk, ördek, gaz besleyen kalmamış, Ekmekler marketlerden hazır alınır duruma gelmiştir. Şimdilerde yapılan görkemli evlerdeki tandırlar gösteriş olarak evleri süslemektedir.


 

Köylü köyünde artık köy yumurtası yemiyor, tereyağ yemiyor, yoğurt, süt, bal, peynir hep hazır hep hazır... "Buralarda bile ilçe hastahaneleri hınca hınç dolu."


 

Yine köyümün insanlarının çoğu okuma yazma bilmeseler de! Dini bütün, Tarih, Coğrafya bilgileri yüksek, avcılık, tarım, hayvancılık, terzilik, marangozluk, tamircilik, ayakkabı sayası gibi işlerde, şehirlerle yarışır bilgi, beceri ve hünerlere sahiptiler...


 

Rahmetlik babam çoban, işçi, çiftçi, memur bütün işlerde başarılı olmuş, elleri nasırlı kalbi ince bir insandı. Benim rahmetli anamın elinde ördüğü kilim, patik gibi el işlerini hala saklıyoruz. Kadınlarımız eşikte, beşikte bir kaç çocukla beraber üreten hünerli ve çalışkan kadınlardı..


 

Yine çocukluğumda bir bacağımın üzerinden Traktör ön tekeri geçmişti. Rahmetlik "Kadir dede" ya Şafii bismillah diyerek zift'den yaptığı sargılarla iki haftada ayağa kaldırmış, şifa bulmuştum. Allah'ıma hamd olsun o bacağım sağlıklı olarak hala beni taşıyor. Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Bugünkü tıp bilmem buna ne cevap verir.


 

Öğretmenler eli sopalı olsa da, saygı, sevgi hakim, eğitim daha da güçlüydü. Bu gün inanın üniversite öğrencilerinin bile çoğu çarpım tablosunun içinden çıkamaz.


 

O dönemde cami hocaları, öğretmenler, ormancılar Bizim evde yemek yer, başka komşuda çay, kahve içer, insana yukarıdan bakmaz, kıymetli değerlerimiz di..


 

Ya insanımız! Derin şakalar yapılır tadında bırakılırdı. Birde insanlar lakaplarıyla anılır, (kör -Topal) buna alınganlık gösteren olmazdı..

Ben o devirlerin ana, baba ve insanlarını bu asrın son kutlu ve mukaddes nesli bireyler olarak görüyorum. Evlatlarına bir lokma ekmek yedirmek için, yaz kış demeden her zorluğa göğüs  germişlerdir. Allah CC onlara Rahmet etsin, mekanları cennet olsun.


 

Ahmet Ali Canbaz 26/08/2023