BU ATEŞ BARIŞIN ATEŞİ!
Geçen yazımda Temmuz çok sıcak geçecek demiştim. Gerçekten sıcak geçmeye başladı. Orman yangınlarının yarattığı kahrolası sıcaklığı bir yana bırakırsak, 11 Temmuz günü Irak’taki Cacene mağarasının önünde 15 erkek, 15 kadın PKK’lı teröristtin silahlarını derin bir kazanın içinde yakmasıyla başlayan sıcaklık tam tersine Türkiye’de ve bölgede ferahlık, serinlik ve sevinçle karşılandı. 1984’de başlayan terör hareketinin sona erdirildiğinin resmen ilanıydı. Bilhassa silahları yakan meşaleyi tutan kişi ise; 2015’de Çözüm Süreci katledilince, artık Devrimci Halk Savaşını başlatıyoruz diyen KCK üst yönetiminden Bese Hozat’tı. İlginç değil mi?
Silahların yakılması, Türkiye’nin ve bilhassa Erdoğan’ın büyük başarısı olarak tarihe geçmiştir. Her olumlu olayda olduğu gibi bunda da rahatsız olanlar kendilerini göstermişlerdir.Başta İsrail, Yunanistan olmak üzere AB ülkelerinin çoğunluğu bilhassa İngiltere, Almanya ve Fransa’yla birlikte İran, Rusya ve bazı Körfez ülkeleri, Türkiye’de ise açıktan açığa ifade edemeseler de PKK'nın ’terör eylemlerini ve Öcalan’ın sözlerini paylaşarak bu süreci gölgelemeye çalışan İsrail yanılışı Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi, İYİ Parti, Anahtar Partisi; bunlar PKK’ya yıllarca karşı çıkan MHP’nin yerine geçmek için yarışıyorlar. Bilmezler ki; PKK çoktan tarihe karıştı. Havaya yumruk atmaya benziyor. Buna karşılık Özgür Özel destek verirken CHP medyası yayınlarında aynı tavrı göstermiyor. Erdoğan’ın seçimi kazanmak için bir oyunu olduğunu ileri sürüyorlar. Hatta biraz daha ileri giderek ülkenin bölüneceğini bile iddia ediyorlar. En son Erdoğan’ın Kızılcahamam konuşmasında bahsettiği Türk, Kürt, Arap ittifakından bahsetmesi bu kesimi çıldırttı. Ne yani, ülkede yaşayan bu grupların sorunlarının çözülmesi ülke barışının kalıcı olmasını sağlarken bölgede de yaşayan Türk, Kürt ve Arapların ittifak içinde olmalarından ancak İsrail ve yandaşlarının rahatsız olmalarını anlayabiliriz de içerdekiler kendilerini elevermişlerdir. Son olarak bu süreç devam edecektir. Erdoğan; AK Parti,MHP ve DEM Parti olarak birlikte yürüyeceğiz demiştir. Yani tam bir demokrasinin yaşandığı barışın egemen olduğu, bağımsız bir Türkiye’nin kurulması için, haliyle Batı’lı güçlerin içerdeki temsilcilerinin rahatsız olması kaçınılmazdır. Görüştüğüm bazı Türk ve Kürt arkadaşlarım iyi niyetli olarak kuşku duyduklarını belirterek bunlara güvenilmez diyerek çekince gösteriyorlar. Ben de onlara kendi liderlerinize de güvenmiyorsunuz diye karşılık verince susarak tepki veriyorlar.
15 TEMMUZ 9 YAŞINDA
15 Temmuz 9 yaşında. Düşündükçe afakanlar her tarafımı basıyor, darbeciler başarılı olsalardı? Ama şunu da aklımdan çıkarmıyorum. 2009’dan bu yana yukarda başlayan Erdoğan ve Fetö mücadelesi kamuoyuna tam olarak yansımasa da, devlet gerekli önlemleri almış, kaplumbağanın başını dışarı çıkarmasını bekler misali zamanı gelince devlet-millet birlikteliği ile Fetö’nün başını ezmiştir. Hala 15 Temmuz’u anlatırken bir kanalda şu ifade kullanılıyor. “ İyi güzelde 15 Temmuz’da bazı karanlık durumlar var” diyerek gizlice Fetö’yü aklarken, Erdoğan’ın üzerinde kuşkular bırakmaya çalışıyorlar. Beyler, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti. Siz hala otladığınız yerdesiniz. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı Türkiye bugünleri göremezdi. Yani bölgede lider olmak bir yana bölünmüş, güçsüz PKK’nın ve diğer terör örgütlerinin cirit attığı, ABD ve İsrail’in uydusu olan bir ülke durumunda olurdu. Çok şükür buna müsaade edilmedi. Başta Şehitlerimize, Gazilerimize ve Erdoğan’la birlikte sokaklara dökülüp darbecilere göz açtırmayan milletimize şükranlarımızı sunarım. Şehitlerimize Allahtan rahmet, Gazilerimize şifalar diliyorum. Kalın sağlıcakla.