Mehmet AKBACAK


BARIŞIN DÜŞMANI SİYONİZMDİR!

Bugüne kadar gündemden hiç düşmeyen İsrail-Filistin mücadelesi, El Kassam Tugaylarının başlattığı “Aksa Tufanı” operasyonuyla bölge yangın yerine döndü.


BARIŞIN DÜŞMANI SİYONİZMDİR!

Bugüne kadar gündemden hiç düşmeyen İsrail-Filistin mücadelesi, El Kassam Tugaylarının başlattığı “Aksa Tufanı” operasyonuyla bölge yangın yerine döndü.

Yahudiler yüzyıllar boyunca sürgün yaşamış bir toplumdur. İlk defa M.Ö önce Babil’den sürülmüşler. II ve IV asırlarda ise Romalılar ve Hristiyanlar tarafından ikinci defa ülkelerinden kovulmuşlardır. Hristiyan ülkelerde daima ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmüşler ve horlanmışlar. 1492’de İspanya’dan kovulmuşlar Doğu Avrupa’ya ve Osmanlıya sığınmışlar. 20 asırlık bir sürgün dönemi yaşamışlar.

Kapitalizmin gelişmesiyle sermaye gücünü elinde tutan Yahudiler tarihlerinde kutsal

topraklar olarak bilinen Filistin’e yerleşebilmek için her türlü oyunu sahneye koymaya başlamışlar. Batılılar,16. Yüzyılla Osmanlı himayesindeki Filistin’e göç etmelerine razı etmek, zorlamak veya Filistin’den toprak satın alma gibi faaliyetlerde bulunmuşlar. Hatta II. Abdülhamit’ten, Kudüs başta olmak üzere Filistin bölgesinden para ve siyaset karşılığı olmak üzere toprak isteyen Siyonistlerin lideri Theodar Herzl’in isteklerini reddetmiştir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti’nin dağılmasıyla bölge, İngilizlerin sömürgesi olunca Siyonist’lere gün doğdu. İsrail Devleti’nin kurulmasında engeller teker teker ortadan kaldırılarak 14 Mayıs 1948 yılında resmen kurulmuştur. Bazı siyasi yorumcular Nazilerin Yahudi katliamını da bu devletin kurulması ve Yahudilerin mazlum bir

halk gibi kabul görülmeleri için yapıldığını ileri sürerler. (Gerçi tartışmaya açık bir konu)

İsrail Devleti kurulduğundan bu yana dünyadaki sürgün Yahudilerin ‘anavatana’ gelmeleri için her türlü kolaylığı sağlamışlar. Her yeni gelen göçmen Filistinlilerin topraklarına yerleştirmek istemeleriyle çatışmalar başlamış. Yıllarca dışlanan, horlanan Yahudilerin çektiği acıların bedelini Filistinlilere ödetircesine çoluk, çocuk, kadın demeden yıllarca katletmişler.

Filistin halkının sorunlarını, 29.Ağustos.1969 tarihinde bir Amerikan uçağını kaçırmak suretiyle dünyaya duyuran Leyla Halid olmuştur. Bu olayla birlikte Filistinlilerin mücadelesi devam edegelmiştir. Hiç unutmadığım iki sahne vardır. İsrail askerleri bir Filistinliyi taşlarla katlederken, diğeri de küçük oğlunu arkasında saklayan babayla beraber çocuğun ateş edilerek

öldürülmesidir. Göz göre göre insanlık katledilirken ne BM’ler ne de ‘Özgür Dünya’ kılını kıpırtmamıştır. Bugünlerde ise insanlar evlerinde otururken yeni gelen yerleşimciler evdekilere çıkın artık burası bize ait diyerek insanları yaka paça dışarı atmaları Filistinlilerin öfkelerini artırıp, en sonunda girilmez, dokunulmaz denilen İsrail’e sızarak askeri üsleri, cephanelikleri havaya uçurmaları ve ordu mensuplarını esir almaları başta İsrail olmak üzere Batı dünyasını şoka sokmuştur.

Bu durum karşısında 2 milyarlık Müslüman dünyası sokaklara çıkıp Filistin’le dayanışma içinde olurken, buna karşılık Batı dünyası İsrail’in yanında olup sözde ‘Filistin’li teröristleri’ protesto etmişlerdir. Maalesef bizim içimizdeki İsrail yanlıları da Filistin’i kınayarak İsrail’in katliam politikasına destek vermişlerdir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan, olayla birlikte iki tarafa da itidal çağrısı yaparak sağduyuya davet etmiş. Başta Filistin, İsrail, Lübnan, Katar, Putin ve Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecit’le telefon diplomasisiyle görüşmelerde bulunmuş. Yangına körükle gitmeyelim çağrısında bulunmuş. Aynı Rusya- Ukrayna savaşında olduğu gibi iki tarafla da görüşebilmesi olayların fazla büyümesine engel olacağı kanısındayım. En çok üzüldüğüm hem Filistin’li, hem de İsrail’li masum çocukların ve kadınların katledilmesi, umarım kısa sürede ateşkes sağla