- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 05 Ocak 2021, Salı 23:29
14-Pîr-i Sânî Hazretleri, önceleri bir mürşide bağlanarak İkinci isme kadar ondan faydalanmış. Fakat bu mürşid: "Senin kabiliyetin fazladır. Sen, Zoralı Mehmed Efendi'ye git" demiş. Mustafa Çerkeşî’de, kış mevsiminde hemen yola çıkmış. Çok engebeli olan Cumcalı mevkiinde kar fırtınasına tutularak yolu kaybettiğinden, tehlike baş göstermiş. Bu halden haberdar olan merhum Zoravî, hanımına: "Bizim Deli, yolunu kaybetti. Bir çorba pişir de götüreyim" demiş. Şeyh Hazretleri'nin hanımı: "Bu kış ve kıyamette oraya çorba nasıl gider?" cevabını verince, "Öyle ise sen çorbayı pişir, burada yesin" diyerek elini uzatmış; Mustafa Çerkeşî’yi Cumcalı'dan Zora'ya getirmiş. Bağlılık gerçekleşerek mânevî eğitim ve ilerleme başlamış.
15-Pîr-i Sânî Hazretleri'nin vefatından bir süre sonra dergâh yıkılmış. Hayır, sahiplerinden olan Kadın Şah tarafından câmi yeniden yaptırılıp Hazret'in türbesi de onarılmış. Türbeyi onarma işini yapan kalfa Hasan Usta (Çerkeş vaizi Bahri Bey’in kayınpederi.) ve arkadaşı, kabrin kenarlarındaki örülü tuğlalardan birkaçını açıp Hazret'in ayaklarına bakmak istemişler. O zaman postnişîn olan Hazret'in torunu Şeyh Hacı Hüseyin Efendi yanlarına gelerek: "Dedem evi sallıyor. Siz dedeme bir şey yapmak istiyorsunuz. Vazgeçin, size zarar gelir" demiş. Hasan Usta: "Bu engellemeye rağmen biz, üç sabah bu girişimde bulunduk. Hacı Hüseyin Efendi yine gelip aynı şekilde bizi engelledi, biz de artık vazgeçtik. Ben bu sırada Hazret'i rüyamda gördüm. Gülerek, 'Beni rahatsız etmeyin, bana dokunmayın' dedi. Kısa boylu bir zâttır" diye başından geçenleri anlatmış. Bu yüce toplulukta, bu gibi haller pek çok görülür.
16-Pîr-i Sânî Hazretleri'ne vefât tarihi düşüren, "Âdem Kasîdesi" Sâhibi Âkif Paşa da, kendilerinin bağlılarındandır. Âkif Paşa'nın Dîvân'ında, vefâtları üzerine yazdıkları kasîde ile Pîr-i Sânî Hazretleri'ne olan birçok mektupları yer almaktadır, İstanbul’da oturan Âkif Paşa, bir tarihte Pîrinin hastalandığını ve hastalığın devam ettiğini haber alır. Bunun üzerine, Hıristiyan olan kendi özel doktorunu Pîr’inin tedavisi için Çerkeş'e gönderir. Çerkeş'e varan doktor, dergâhı bulup huzura girer. Hasta yatağına uzanmış olan Pîr-i Sânî Hazretleri Doktoru biraz ayakta beklettikten sonra ve henüz O'nun konuşmasına sıra gelmemişken, kendisine dönerek: "Paşa sizi buralara kadar yordu. Siz yolda iken ben hastalığıma danıştım. Hastalığım bana, 'Ben bunca zamandır sizin bünyenize yerleştim. Bünyeniz bana alıştı. Korkarım ki, ben gidersem daha tehlikeli olan başka bir hastalık tebelleş olacaktır' dedi. Ben de bu fikri uygun gördüm" buyururlar. Kendisinin nereden ve ne maksatla geldiğini, kim olduğunu henüz açıklamamışken Pîr-i Sânî Hazretleri'nin bu sözleri söylemesi üzerine; Âkif Paşa'nın (esasen kendisine hidayet takdir edilmiş olan) Hıristiyan Doktoru, Pîr-i Sânî Hazretleri'nin ayaklarına kapanıp: "Âh Efendim! Demek ki, hasta ve tedaviye muhtaç olan ben imişim. Âkif Paşa beni buraya şifâ ve hidâyet bulmaya göndermiş" diyerek Müslüman olur ve Pîr-i Sânî Hazretleri'nin hizmetine girer. Uzunca bir süre hizmet eden Doktor, bir vesile ile İstanbul'a gönderilir. Bir gün Âkif Paşa'nın konağına gider. Huzuruna çıkan sakallı ve Müslüman kıyafetli zâtı ilk bakışta tanıyamayan Paşa, konuşması üzerine doktorunu sesinden tanıyıp hayretler içinde kalarak: "Bunca zamandır neredesiniz? İzinizi kaybettiniz. Ben sizi Pîr'imi tedaviye göndermiştim. Hiçbir haber vermemekle, beni uzun süre merakta bıraktınız. Bu hâl nedir?" der. Doktor da, olanları anlatarak: "Elhamdülillâh, sayenizde Müslüman oldum, nura kavuştum" cevabını verir.
17-Pîr-i Sânî Hazretleri'nin torunu ve dergâhın postnişîni olup "Küçük Deli Şeyh" diye bilinen Şeyh Mehmed Efendi, oğlu Şeyh Hacı Hüseyin Şevki Efendi ve Çerkeş'in ileri gelenlerinden birçok kişi, hacc-ı ekber senesinde (arefenin Cuma gününe rastladığı bir senede) hac ibâdetini yerine getirmek için Hicaz'a giderler. Mekke'den Medine'ye varırken, Şeyh Mehmed Efendi koleraya tutularak Râbiğ'de vefât eder. Büyük bir üzüntüye kapılan oğlu Hacı Hüseyin Şevki Efendi, babasının yıkanıp kefenlenmesiyle meşgul olduktan sonra, Pîr-i Sânî Hazretleri'nin Halifesinin Halifesi olup Râbiğ'de yatan meşhur Kuşadalı Şeyh İbrahim Efendi'nin türbesine gider. Vefât eden ve türbe sahibinin şeyhi şeyhinin torunu olan babasının türbe bahçesine gömülmesine izin vermesini türbedardan ister. Türbedârın bu isteği geri çevirmesi üzerine, gurbet diyârında babasının naaşı ellerinde kaldığı için çok üzgün olan Şeyh Hacı Hüseyin Şevki Efendi, ümitsiz bir halde Türkiye'ye doğru yönelerek dedesi Pîr-i Sânî Hazretleri'ne râbıta edip rûhâniyyetlerine sığınır ve ağlayarak bu hususta medet diler. Biraz sonra telaş ve heyecanla yanına koşan türbedar, işaret ve emir aldığını, babasının naaşının türbe bahçesinde en iyi yere gömüleceğini Şeyh Hacı Hüseyin Şevki Efendi'ye söyler. Şeyh Mehmed Efendi'nin cenazesi, oraya defnolunur.
18-Çerkeşî Mustafa Efendi hazretlerinin mürîdlerinden olup, Tokat’ta ikâmet etmekte olan Cebbârzâde Süleymân Bey, azîz-i müşârünileyhi Tokat’a davet eder, davete icâbet eden Mustafa Çerkeşî Tokat’a ulaştıklarında bütün ahâlî karşılamaya çıkmışlar. Hatta on dakikalık yola kadar şal döşemişlerdir. Hz. Şeyh, gayet mahviyetperver olduğundan Çerkeş’teki dergâh pek harâb olduğunu ve hattâ binânın birçok yerleri iplerle bağlı bulunduğu halde kimseye bu bâbta teklîfte bulunmamış idi. Hz. Azîz’in Tokat’a azîmeti sırasında Süleymân Bey kâhyası vasıtasıyla tevsîan ve müceddeden derhâl bir binayı âlî vücûda getirmiş ve kimin tarafından yapıldığını kimseye bildirmemiş idi. Hz. Şeyh Çerkeş’e dönünce yeni binayı görünce hayrette kalmış ve fakat tereddüt etmeden ikamet eylemişlerdir. Hakîkat-ı hâli merak ederek kendilerinden sualde bulunanlara,“Cânım biz sormadık. Girip oturduk. Siz niye soruyorsunuz?” buyurmuşlar.
19-Mustafa Çerkeşî Efendi’nin hastalıkları kesb-i şiddet edince, tâcını Beypazarlı Ali Efendi hazretlerine ihsân buyurmuşlar. Beypazarlı, azîzinin huzûruna gidince, azîzinin kucağında yatmakta olan geyik yavrusu hemen firâr edince,“hâlâ adam olamamışım. Geyik bile beni adam yerine saymıyor, benden kaçıyor.” demiştir.
20- Evliyadan birisi haremi şerifte bulunuyordu. Bir ara çok acıktı. Hicr-i İsmail denilen yere gelerek dua etti. Allahü Teâlâ’nın bir ihsanı olarak hemen o anda orada yemek hazır oldu. O yemeği yiyip Allah’a şükretti. Bu birisi diye anlattığı hadise aslında kendi başından geçmiştir. O ise kendisini gizliyordu.
MAKALEYE YORUM YAZIN

-
22.12.2020 MENKİBELERE DEVAM 4
-
04.12.2020 MENKİBELERE DEVAM 3
-
07.11.2020 MENKİBELERE DEVAM
-
12.10.2020 Pîr-i Sânî Hazretleri'nden Meydana Gelen ve Bilinen Birçok Maddî Kerâmetler ve Hususi Hallerinden Bazıları
-
07.09.2020 3.BÖLÜM MENKIBELER
-
24.08.2020 Risâlenin devamı
-
09.08.2020 Melâmiler
-
28.07.2020 RİSALENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
-
12.06.2020 ŞEYH MUSTAFA ÇERKEŞİ'NİN ‘RİSALE-İ Fİ’TAHKİKİ'T TASAVVUF’ ADLI ESERİ
-
18.05.2020 ŞEYH MUSTAFA ÇERKEŞÎ’NİN ÇOCUKLARI
-
17.04.2020 ŞEYH MUSTAFA ÇERKEŞÎ’NİN HALİFELERİ
-
31.03.2020 TARİKAT SİLSİLESİ
-
17.03.2020 5.ŞEYH MUSTAFA ÇERKEŞÎ’NİN HALVETİYYE TARİKATINDA YAPTIĞI DEĞİŞİKLİKLER
-
10.02.2020 4.HALVETİYYE TARİKATININ KOLLARI VE ŞUBELERİ
-
13.01.2020 3.HALVETİYYE TARİKATININ ÖZELLİKLERİ VE ZİKİR
-
27.12.2019 ŞEYH MUSTAFA ÇERKEŞÎ'NİN TARİKATI (HALVETİYYE TARİKATI)
-
07.12.2019 Şeyh Mustafa Çerkeşî'ye neden Şeyh, Pîr-î Sâni denilmiştir.
-
16.11.2019 Şeyh Mustafa Çerkeşî’nin babasının adı Hacı Ali Efendi, dedesinin adı ise Vehbi Sultandır.
-
09.11.2019 1.ŞEYH MUSTAFA ÇERKEŞÎ'NİN HAYATI VE ESERLERİ
-
23.10.2019 BAŞKASI OLMA KENDİN OL
-
26.09.2019 EĞİTİM BİR SİSTEM MESELESİDİR
-
06.09.2019 DUAYI ANLAMAK
-
02.08.2019 KURBAN İBADETİ ve KISA TARİHÇESİ
-
18.07.2019 SORUMLULUK